KALP BAŞROLDE
Yetişkinlikte aşık olmak, kaybolmak değil, kendini bulmaktır. Kim olduğunu bildiğin, yılların seni şekillendirdiği, artık tesadüflere yer bırakmadığın bir an. Hayatına baktığında çoğunlukla memnunsun, kendini tanıyor, seviyorsun. Bir zamanlar cevap aradığın soruların çoğu, artık yerini derin bir kabullenişe bırakmış. Ve aşk… Eskisi gibi değil. Bir heyecanın peşinde koşmak değil artık, bir ruhun derinliğine dokunmak, bir karakterin içinde yankılanmak.
Bu aşk başka bir aşk. Görünüşe değil, derinliğe dair. Birine kapılıp gitmek değil, kendi içinde kök salmak, güvende hissetmek, bir yere değil, bir hisse ait olmak. Aşk artık uzakta aranan bir şey değil. Aşk, kendini en huzurlu, en rahat hissettiğin yerde büyüyor. Bir insanda değil belki ama senin içinde, senin kalbinde.
Yetişkinlikte aşk, bir macera olmaktan çıkıyor. Bir hikâye kurma sanatı, bir güven inşası, bir yaşamı paylaşmanın inceliği. Konuşabilmenin güzelliği, anlaşılmanın gücü, sevmenin sessiz cesareti.
Ama aşk, hiçbir zaman düz bir yol değil. Bazen hikâyenin bir yerinde bir dönemeç çıkıyor karşına. Planladığın gibi gitmiyor her şey. En sahici, en içini titreten aşk bile seni hayal ettiğin yere götürmeyebilir. İçini sarıp sarmalayan, varlığını her zerresine kadar hissettiren duygular, sonunda o kişiyle birleşmene yol açmayabilir.
Ve yine de o duygulara sımsıkı sarılırsın. Çünkü aşkın ateşi yanınca, sana unuttuğun bir şeyi hatırlatır: Hayatın yoğunluğunu, içinde bir yerlerde hep var olan ama bir süredir kıpırdamayan o yaşama sevincini. Yıllar içinde etrafına ördüğün duvarlar bir anda erir gider. Ve kendine sorarsın: Aşkın kendisi, o duyguların varlığı, en başından beri yetmez miydi? Sonu değişmiş olsa da, o anları yaşamış olmak bile başlı başına bir hediye değil miydi?
Sen kırık değilsin. Sen hep bütünsün. Kalbin, çevresine zincirler sarılmış, iplerle düğümlenmiş olsa da hâlâ atmaya devam ediyor. Sıkıca tutulmuş ama yine de özgür.
Ve sen biliyorsun ki senin hikâyende kalp başrolde.
Bu koleksiyon, aşktan korkmayan, ona cesaretle yaklaşan kalbe bir övgü. Zincirlerin hapsetmediği, hatırlattığı; düğümlerin sıkmadığı, bağladığı; kurdelelerin kısıtlamadığı, süslediği bir aşkın hikâyesi.
Mishka, Kalp Başrolde koleksiyonunu sunar.
Aşkı bir kazanç ya da kayıp olarak değil, yaşanması gereken bir his olarak kutlayan, olgun aşkın tüm karmaşıklığını giyilebilir bir şiire dönüştüren bir koleksiyon. İncelikli, zarif ve derinden insani.